RÖPORTAJLAR:
hakaner6060@gmail.com
RÖPORTAJLAR
Zorluklara rağmen pes etmeyen, minderde ter döküp kürsüye çıkan, gençlere umut olan bir isim: Nesrin Baş. Avrupa şampiyonlukları, zorlu antrenmanlar, yılmadan verilen emek ve bir hayalin peşinden giden genç bir kadın… Nesrin Baş sadece minderde değil; ilhamda, kararlılıkta ve cesarette de rakipsiz. Başarı hikâyesiyle gençlere, kadınlara ve hayal kuran herkese sesleniyor. Baş, mücadele, özveri ve inancın iç içe geçtiği başarı öyküsünü Hakan Erdem’e anlattı.
Nesrin Baş kimdir, sizi tanıyabilir miyiz?
Tokat Turhal doğumluyum, 23 yaşındayım. Altı kız kardeşiz. Milli güreşçiyim ve Beşiktaş Jimnastik Kulübü sporcusuyum. Aynı zamanda beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapıyorum.
Ailenizin güreşe ilk başladığınız dönemdeki tepkileri nasıldı?
Başlarda ailem destekledi. Ancak zamanla çevrenin “Kadından güreşçi mi olur?” gibi yorumları babamın aklını karıştırdı. O süreçte zorluklar yaşadım ama başarılar geldikçe ailem özellikle babam en büyük destekçim oldu.
Tokatlı bir sporcu olarak Hüseyin Akbaş gibi güreşte efsane olan bir insanın memleketinden gelmek size nasıl bir motivasyon sağladı?
Hüseyin Akbaş, Türk güreşinin sembol isimlerinden biridir. Beş kez dünya şampiyonu olmuş, olimpiyat kürsüsüne çıkmış büyük bir sporcudur. Adının yaşatıldığı bir spor salonunun olduğu memleketten gelmek, benim için hem büyük bir motivasyon hem de gurur kaynağı. Umarım onun başarılarına ulaşabilirim.
Henüz genç yaşta Avrupa Şampiyonası’nda bronz madalya kazanarak büyük bir başarı elde ettiniz. Bu başarının arkasında nasıl bir hikâye var?
Güreşe ortaokulda, beden eğitimi öğretmenimin yönlendirmesiyle başladım. İlk katıldığım yıldızlar Türkiye Şampiyonası’nda ikinci oldum ve milli takıma seçildim. O dönem biri bana “Avrupa ya da dünya şampiyonu olacaksın” dese inanmazdım. Ancak disiplinli ve özverili çalışarak bu seviyeye ulaştım. Türkiye ikinciliği sonrası Edirne’deki Olimpiyatlara Hazırlık Merkezine davet edildim ve çalışmalarımı orada sürdürdüm.
Güreş gibi zor bir branşta kadın olarak var olmak sizin için ne ifade ediyor?
Güreş ülkemizde hâlâ “erkek sporu” olarak görülse de ben her zaman şunu söylüyorum: Kadının isteyip de başaramayacağı hiçbir şey yok. Kadın güreşi alanında Avrupa Şampiyonu olduk, birçok uluslararası başarıya imza attık. Ancak maalesef voleybol ya da futbol kadar ilgi görmüyoruz. Oysa biz de çok çalışıyor, büyük başarılar elde ediyoruz. Türk kadınının güçlü olduğuna inanıyorum ve bu gücü dünyaya göstermek istiyorum.
Beşiktaş Jimnastik Kulübü sporcususunuz ve milli takımı temsil ediyorsunuz. Bu durum sizde nasıl bir sorumluluk hissi uyandırıyor?
Beşiktaş’ta olmak büyük bir ayrıcalık. 3 yıldır burada güreşiyorum ve bir aile ortamı içerisinde çalışıyoruz. Milli takımda da aynı şekilde birbirimizi motive ederek çalışıyoruz. Kamplarda eksiklerimiz tespit edilip buna göre özel antrenman programları uygulanıyor. Hem kulüp hem de milli takım desteği benim için çok kıymetli.
Güreş sporunda zorlu antrenman süreçlerinde sizi ayakta tutan motivasyon nedir?
Antrenmanlarımız gerçekten çok zorlu geçiyor. Nabzımız 180’lere kadar çıkıyor. Yorulduğum, ağladığım, uykusuz kaldığım günler çok oldu. Ama o kutsal bayrağı göndere çektirip İstiklal Marşımızı okutmak tüm yorgunluğa değiyor. Bunun için mücadele veriyoruz.
Hayat felsefenizde sizi başarıya götüren etkenler nelerdir?
Disiplin, özveri ve yılmadan çalışmak benim için vazgeçilmez değerler. Her başarının arkasında düzenli ve istikrarlı bir emek süreci vardır. Zorluklarla karşılaştığımda pes etmek yerine hedeflerime odaklanıyorum. Bu ilkeler doğrultusunda hareket ettiğimde hem fiziksel hem de zihinsel olarak güçleniyorum. Hayalimdeki hedeflere ulaşmamı sağlayan en büyük etken ne olursa olsun kararlılıkla yoluma devam etmem.
Avrupa Şampiyonluğu sonrası hayatınızda neler değişti?
Bu benim beşinci Avrupa Şampiyonluğum. Her bir şampiyonluk döktüğümüz alın terinin, disiplinin karşılığı. Hem manevi hem de kariyer anlamında büyük etkileri oldu. Ailem ve memleketim tarafından büyük bir gururla karşılandım. Annemin mutluluk gözyaşları her şeye değerdi.
Yakın hedeflerinizde neler var?
Tüm sporcular gibi benim de en büyük hayalim olimpiyat şampiyonu olmak. 2024 Paris Olimpiyatları’na katıldım, büyük fedakârlıklar yaptım ama istediğim sonucu alamadım. Şimdi gözüm 2028 Los Angeles Olimpiyatları’nda ve hedefim altın madalya.
Olimpiyatlara 3 yıl gibi bir süre varken bu motivasyonu nasıl canlı tutuyorsunuz?
Ailemi düşünerek motive oluyorum. Onların mutluluğu beni diri tutuyor. Daha önce başardım yine başarabilirim. Yenilgilerden yılmıyorum, onları tecrübe olarak görüyorum ve daha çok çalışıyorum.
Siz de bir zamanlar birinden ilham aldınız. Bugün artık siz başkalarına ilham veren birisiniz. İlham almak ve ilham olmak sizin için ne ifade ediyor?
Umut olmak çok güzel bir şey. Ben de Dünya ve Avrupa Şampiyonluğu olan Yasemin Adar’ı örnek alıyorum. Onun karakterini, çalışmalarını, kitaplarını takip ediyorum. Belki bu röportajla bir kişiye ilham olurum, bir kötü alışkanlıktan vazgeçirip spora yönlendiririm. Bu benim için büyük bir mutluluk olur.
Röportaj: Hakan ERDEM
Fotoğraf: Cesim ŞEKER