RÖPORTAJLAR:
hakaner6060@gmail.com
BLOG
Modern çağın en etkili kitle iletişim araçlarından biri olan televizyon artık bir eğlence aracı olmanın ötesinde bir kültür aktarıcısı hatta şekillendiricisidir. Ancak ne yazık ki ekranlar uzun süredir kültür aktarmak yerine kültür aşındırıyor. Bugün dizilerde normalleştirilen entrika, aldatma, şiddet ve sadakatsizlik yarının toplumsal davranış kodlarını şekillendiriyor. Sabah kuşağı programlarında aile içi mahremiyetin reyting uğruna teşhir edilmesi toplumu sadece rencide etmekle kalmıyor; yozlaştırıyor, uyuşturuyor ve ahlaki duyarlılıklarımızı törpülüyor. Geçenlerde konferansımda yaşlı bir kadının şu sözü içime oturdu: “Eskiden dizilerde aile bir arada yemek yerdi. Birlik olmak için çabalardı. Şimdi ya herkes birbirini kandırıyor ya da öldürüyor. Torunum ne öğreniyor bunlardan?” Ne acı bir tablo! Bir zamanlar Türk dizileri “bizden”di. Sokaklarımıza, mutfağımıza, mahalle kültürümüze ayna tutardı. Şimdi ise neredeyse her sahnede yıkılan aileler, karartılan değerler, manipüle edilen vicdanlar var. Peki Toplum Olarak Biz Ne Yapabiliriz? 1. Aile yapısının hedef alındığı içeriklere karşı farkındalık geliştirmeliyiz. 2. “Hikaye bu” deyip geçmeyin. Çünkü izlediğiniz her kurgu zihinlerde bir tohum bırakır. Sabah kuşağı programlarındaki mahremiyet ihlalleri çocuklara şiddetle değil ekran başında işlenen ‘sözlü ve görsel şiddetle’ aktarılıyor. Ailevi sorunların “show” malzemesi haline getirilmesi gerçek sorunları çözmek yerine teşhir etmektir. 3. RTÜK ve medya denetim kurumları daha aktif ve bilinçli hale getirilmeli, yaptırımlar daha caydırıcı olmalıdır. “Toplum ahlakı” yalnızca bir yasal kavram değil ortak vicdanımızdır. Bir babanın şu sözleri her şeyi özetliyor: “Kızım ‘aldatmak’ kelimesini ilk kez okuldan değil dizilerden öğrendi. Ve bunun normal bir şey olduğunu sandı.” Bu cümleyle susuyor çoğu ebeveyn. Çünkü televizyon artık yalnızca evimize değil çocuklarımızın bilinçaltına da misafir oluyor. Ne Yapmalı? a. Alternatif medya içerikleri üretmeli ve desteklemeliyiz. b. Kaliteli yapımların var olması kötü yapımların yok olmasıyla değil iyilerin güçlenmesiyle olur. c. Ebeveynler olarak sadece ekranı değil içeriği de kontrol etmeliyiz. Kumanda artık sadece elinizde değil sorumluluğunuzda da. Son olarak toplumlar kültürel değerleriyle ayakta durur. Ve medya bu değerleri ya yaşatır ya da yıkar. Biz ekran başında yalnızca izlemekle kalmıyor şekilleniyoruz. O halde izlediklerimiz de bizi temize, vicdanlı olmaya ve ahlaklı olmaya yöneltmelidir.
Hakan Erdem
Gazeteci-Yazar
#sabahkuşağı #medya